K E S K İ N H U K U K

Keskin Hukuk Bürosu

Ceza Hukuku

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu (TCK m. 103) | Detaylı İnceleme, Cezaları ve Yargıtay Yaklaşımı

23 July 2025
Av. Ahmet Keskin

TCK 103 Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası: Nitelikli Haller ve Yargıtay İçtihatları | Bursa Ceza Avukatı

(Giriş)

Toplumun ve hukuk düzeninin en temel görevi, geleceğimizin teminatı olan çocukları her türlü tehlikeye karşı korumaktır. Bu koruma yükümlülüğünün en zirve noktasını, çocukların bedensel ve ruhsal gelişimini onarılamaz biçimde zedeleyen cinsel istismar eylemlerine karşı verilen mücadele oluşturur. Türk Ceza Kanunu, bu ağır suçu 103. maddesinde "Çocukların Cinsel İstismarı" başlığı altında, hiçbir boşluğa yer bırakmayacak şekilde detaylı, katmanlı ve son derece ağır yaptırımlarla düzenlemiştir.

Bu suç, TCK'daki diğer cinsel suçlardan, özellikle de "rıza" kavramına yaklaşımıyla temelden ayrılır ve çocuğun yaşına göre farklı koruma kalkanları oluşturur. Bu makalede, TCK 103'te tanımlanan cinsel istismar suçunu, çocuğun yaşına göre değişen tanımlarını, sarkıntılık düzeyinden vücuda organ sokulmasına kadar tüm hallerini, cezayı katlayarak artıran nitelikli durumları, Yargıtay'ın bu konudaki sarsılmaz ilkelerini ve failleri bekleyen ağır infaz koşullarını inceleyeceğiz. Bu menfur suçun, ne yazık ki toplumun her katmanında ve her coğrafyada bir yara olarak varlığını sürdürdüğü gerçeğiyle, Bursa'nın merkezi olan Osmangazi, Nilüfer, Yıldırım, Gürsu ve Kestel'den, sanayi ve tarım merkezleri İnegöl, Gemlik, Mudanya, Karacabey, Mustafakemalpaşa ve Orhangazi'ye, tarihi ve turistik İznik ve Yenişehir'den, dağ yöresi ilçeleri Orhaneli, Keles, Büyükorhan ve Harmancık'a kadar tüm bölgelerde hukuki bilincin artırılması hayati önem taşımaktadır.

 

BÖLÜM 1: "CİNSEL İSTİSMAR" KAVRAMI VE SUÇUN TEMEL HALLERİ (TCK m. 103/1)

TCK 103, "cinsel istismar" eylemini tanımlarken mağdur çocuğun yaşını esas alan ikili bir ayrıma gider. Bu ayrım, suçun oluşumu açısından kritik öneme sahiptir.

a) Cinsel İstismar Suçunun Tanımı ve Mağdur Çocuk Grupları

·         15 Yaşını Tamamlamamış veya Algılama Yeteneği Gelişmemiş Çocuklar (TCK 103/1-a): Bu gruptaki çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel içerikli davranış, çocuğun "rızası" olup olmadığına bakılmaksızın doğrudan cinsel istismar suçunu oluşturur. Hukuk, bu yaş grubundaki bir çocuğun cinsel bir eyleme geçerli bir rıza gösteremeyeceğini mutlak olarak kabul eder.

·         15-18 Yaş Arasındaki Diğer Çocuklar (TCK 103/1-b): Fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan bu yaş grubundaki çocuklara karşı ise bir cinsel davranışın istismar sayılması için cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmesi gerekir.

b) Sarkıntılık Düzeyinde Kalan Cinsel İstismar

Anlık, kesik ve süreklilik arz etmeyen cinsel içerikli dokunmalardır.

·         Ceza: Üç yıldan sekiz yıla kadar hapis.

·         12 Yaşından Küçük Mağdurlar İçin: Verilecek ceza beş yıldan az olamaz.

·         Özel Şikâyet Hali: Eğer sarkıntılık suçunun faili de çocuk ise, soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Bu istisna dışında suç şikâyete tabi değildir.

c) Cinsel İstismar (Temel Hal)

Sarkıntılığı aşan, daha yoğun ve sürekli cinsel davranışlardır.

·         Ceza: Sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis.

·         12 Yaşından Küçük Mağdurlar İçin: Verilecek ceza on yıldan az olamaz.

 

BÖLÜM 2: SUÇUN NİTELİKLİ (AĞIRLAŞMIŞ) HALLERİ

Kanun, suçun işleniş şekli ve fail ile mağdur arasındaki ilişkiye göre cezaları önemli ölçüde artıran birçok nitelikli hal öngörmüştür. Bu hallerde şikâyet aranmaz.

a) Vücuda Organ veya Sair Bir Cisim Sokulması (TCK m. 103/2)

Bu, suçun en ağır ve vahim şeklidir.

·         Ceza: On altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis.

·         12 Yaşından Küçük Mağdurlar İçin: Verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

b) Cezayı Yarı Oranında Artıran Diğer Nitelikli Haller (TCK m. 103/3 ve 103/4)

Aşağıdaki durumlarda, yukarıdaki fıkralara göre belirlenen temel cezalar yarı oranında artırılır:

·         Fiilin İşleniş Şekli ve Ortamı (m. 103/3-a,b): Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi veya yurt, okul, kurs gibi toplu yaşam alanlarının sağladığı kolaylıktan faydalanılması.

·         Fail ile Mağdur Arasındaki İlişki (m. 103/3-c,d,e): Suçun, üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımları (amca, dayı, teyze, hala vb.), üvey aile bireyleri, vasi, öğretmen, bakıcı, koruyucu aile, sağlık personeli gibi çocuğa bakmakla veya onu korumakla yükümlü kişilerce ya da kamu görevi nüfuzu kötüye kullanılarak işlenmesi. Bu bentler, "güvenin ihaneti" olarak görülen durumları özel olarak ağırlaştırır.

·         Kullanılan Yöntem (m. 103/4): İstismarın, 15 yaşından küçük çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanılarak ya da 15-18 yaş grubundaki çocuklara karşı silah kullanılarak gerçekleştirilmesi.

 

BÖLÜM 3: SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ VE İÇTİMA (BİRLEŞME)

·         Ağır Yaralamaya Neden Olması (TCK m. 103/5): İstismar sırasında uygulanan cebir ve şiddet, mağdur çocuğun ağır şekilde yaralanmasına neden olursa (TCK 87), faile hem cinsel istismar suçundan hem de kasten yaralama suçundan ayrı ayrı ceza verilir.

·         Mağdurun Ölmesi veya Bitkisel Hayata Girmesi (TCK m. 103/6): Suç sonucunda mağdur çocuk ölür veya bitkisel hayata girerse, ceza ağırlaştırılmış müebbet hapistir.

 

BÖLÜM 4: YARGITAY KARARLARI VE UYGULAMADAKİ KRİTİK İLKELER

·         Çocuğun Rızasının Mutlak Geçersizliği: Yargıtay'ın en temel ve sarsılmaz ilkesidir. 15 yaşını tamamlamamış veya algılama yeteneği gelişmemiş bir çocuğun cinsel bir eyleme yönelik beyan ettiği "rıza" hukuken mutlak surette geçersizdir ve fail için bir hukuka uygunluk nedeni veya ceza indirimi sebebi teşkil etmez.

·         Çocuğun Beyanının Delil Değeri: Yargıtay, bu suçların ispatındaki zorluğu göz önünde bulundurarak, çocuğun uzmanlar (psikolog, pedagog) eşliğinde alınan, kendi içinde tutarlı, çelişkisiz ve hayatın olağan akışına uygun beyanlarına yüksek bir delil değeri atfetmektedir. Bu beyanlar, yan delillerle (tanık, tıbbi rapor vb.) desteklendiğinde mahkûmiyet için tek başına yeterli olabilir.

·         Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM): Soruşturma aşamasında çocuğun ifadesinin, tekrar tekrar ifade vererek yeniden örselenmesini önlemek amacıyla adliye, sağlık ve adli tıp uzmanlarının bir arada bulunduğu Çocuk İzlem Merkezleri'nde (ÇİM) tek seferde alınması esastır.

·         Yaş Tespiti: Mağdurun ve bazı durumlarda failin suç tarihindeki yaşı, uygulanacak kanun maddesini ve cezayı doğrudan belirlediğinden, nüfus kayıtları veya gerektiğinde kemik yaşı tespiti gibi bilimsel yöntemlerle kesin olarak belirlenmelidir.

 

BÖLÜM 5: İNFAZ HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

Çocukların cinsel istismarı suçundan verilen cezaların infazı, TCK'daki en ağır rejime tabidir.

·         HAGB, Erteleme, Adli Para Cezası: Suçun en hafif hali olan sarkıntılıkta dahi cezanın alt sınırı 3 yıl olduğundan, bu suçtan mahkûm olan bir fail hakkında HAGB, cezanın ertelenmesi veya adli para cezasına çevrilmesi gibi seçenekler kesinlikle mümkün değildir.

·         Koşullu Salıverilme (Şartlı Tahliye): Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda, koşullu salıverilme oranı cezanın 3/4'üdür. Bu, faillerin aldıkları cezanın çok büyük bir kısmını fiilen cezaevinde geçirecekleri anlamına gelir. Örneğin, 16 yıl hapis cezası alan bir hükümlü, 12 yılını infaz kurumunda geçirmeden şartlı tahliyeden yararlanamaz.

·         İyi Hal İndirimi ve Tekerrür: Mahkemeler, bu tür suçlarda "iyi hal" indirimini (TCK m. 62) uygulama konusunda son derece kısıtlayıcı davranmaktadır. Suçun tekrarı (tekerrür) halinde ise infaz koşulları daha da ağırlaşmaktadır.

Sonuç ve Genel Değerlendirme

TCK Madde 103, çocukları cinsel istismara karşı korumak için tasarlanmış, her detayı dikkatle düşünülmüş ve ihlali halinde toplumsal vicdanı rahatlatacak derecede ağır yaptırımlar öngören bir ceza normudur. Bu suç, fail açısından geri dönülemez hukuki sonuçlar doğururken, mağdur çocuk ve ailesi için ömür boyu sürecek derin bir travma yaratır.

Bursa'da veya ülkenin herhangi bir yerinde, böyle bir suçun faili olarak suçlanmak veya mağdurunun bir yakını olmak, bir insanın karşılaşabileceği en zorlu hukuki ve psikolojik süreçtir. Davanın her aşaması; çocuğun beyanının usulüne uygun alınmasından delillerin korunmasına, Adli Tıp raporlarının doğru yorumlanmasından sanığın savunma haklarının eksiksiz kullanılmasına kadar azami özen ve uzmanlık gerektirir. Bu nedenle, böyle ağır ve hassas bir konuda, mutlaka bu alanda yetkinliğe sahip bir ceza avukatından ve ilgili ruh sağlığı uzmanlarından destek almak, adaletin tecellisi ve hak kayıplarının önlenmesi için hayati bir zorunluluktur.