TCK 219 Görev Sırasında Din Hizmetlerini Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası: İmam, Papaz, Haham Sorumluluğu | Bursa Ceza Avukatı
(Giriş)
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın temel ilkelerinden biri olan laiklik, devletin tüm inançlara karşı eşit mesafede durmasını ve din hizmetlerinin, kendi manevi alanları içinde, siyasi ve idari düzeni hedef almayacak şekilde yürütülmesini güvence altına alır. Bu ilkenin bir yansıması olarak Türk Ceza Kanunu, "Kamu Barışına Karşı Suçlar" bölümünde, 219. maddede "Görev Sırasında Din Hizmetlerini Kötüye Kullanma" suçunu özel olarak düzenlemiştir. Kanunun eski ve günümüzde nadiren uygulanan bu maddesi, imam, hatip, vaiz, rahip, haham gibi din görevlilerinin, dini bir vazifeyi ifa ettikleri sırada, sahip oldukları manevi nüfuzu devletin kanunlarını ve idaresini hedef almak için kullanmalarını yasaklar.
Bu makalede, TCK 219'da düzenlenen bu özel suçu, içerisinde geçen ve günümüz Türkçesine çevrilmesi gereken "takbih ve tezyif" (kınama ve aşağılama) gibi kavramları, suçun farklı hallerini, Yargıtay'ın bu konuya yaklaşımını ve ifade özgürlüğü ile olan hassas ilişkisini detaylıca inceleyeceğiz. Dini ve manevi mirası son derece zengin olan, Ulu Camii, Emirsultan Camii gibi yüzlerce mabede ev sahipliği yapan Bursa gibi bir şehirde, din hizmetlerinin toplumsal barışı pekiştiren bir rol oynaması esastır. Bu nedenle, Bursa'nın 17 ilçesinde görev yapan tüm din görevlilerinin, mesleklerini icra ederken uymaları gereken bu hukuki çerçeveyi bilmeleri önem arz etmektedir.
BÖLÜM 1: GÖREV SIRASINDA DİN HİZMETLERİNİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU NEDİR? (TCK m. 219)
Bu suç, temel olarak bir din görevlisinin, görevi sırasında, dini sıfatını ve platformunu, devleti ve kanunlarını hedef almak için kullanmasıdır.
a) Suçun Tanımı ve Korunan Hukuki Değer
Bu suçla korunan hukuki değer, devletin idaresine ve kanunlarına olan saygınlığın korunması ve din hizmetlerinin siyasi bir propaganda aracına dönüştürülmesinin engellenmesi yoluyla kamu barışının sağlanmasıdır.
b) Suçun Faili: "Dini Reisler" (Özgü Suç)
Bu suçun faili herkes olamaz. Kanun, failin "İmam, hatip, vaiz, rahip, haham gibi dini reislerden biri" olmasını şart koşmuştur. Bu nedenle bu suç, bir **"özgü suç"**tur.
c) Suçun Farklı Halleri
- Görevi Sırasında Hükümeti ve Kanunları Alenen Aşağılama (TCK 219/1):
- Fiil: Bir din görevlisinin, vazifesini yaparken (Cuma hutbesi, Pazar ayini, vaaz vb. sırasında) aleni bir şekilde hükümet idaresini, devletin kanunlarını veya hükümetin icraatını "takbih ve tezyif" etmesi, yani kınaması ve aşağılamasıdır.
- Ceza: 1 aydan 1 yıla kadar hapis ve/veya adli para cezası.
- Dini Sıfatı Kullanarak Halkı İtaatsizliğe Teşvik (TCK 219/2):
- Fiil: Din görevlisinin, görev başında olsun veya olmasın, dini sıfatından faydalanarak halkı, kanunlara veya hükümetin emirlerine karşı itaatsizliğe tahrik ve teşvik etmesidir.
- Ceza: 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezası. Ayrıca, müebbeten veya geçici olarak o dini görevi yapmaktan ve gelirlerinden men edilme gibi çok ağır bir mesleki yaptırım da öngörülmüştür.
- Dini Sıfatı Kullanarak Yasal Haklara Müdahaleye Zorlama (TCK 219/3):
- Fiil: Din görevlisinin, dini sıfatını kullanarak bir kimseyi, kanunların kendisine tanıdığı Medeni Kanun gibi yasal haklarına (miras, evlenme, boşanma vb.) aykırı davranmaya zorlaması veya ikna etmesidir.
- Ceza: 2. fıkra ile aynıdır.
- Dini Sıfatı Kullanarak Başka Bir Suç İşleme (Ağırlaştırıcı Neden) (TCK 219/4-5):
- Fiil: Bir din görevlisinin, dini sıfatından faydalanarak TCK'da tanımlı başka bir suç (dolandırıcılık, nefret suçu vb.) işlemesi halinde, o suç için öngörülen ceza altıda bir (1/6) oranında artırılır.
BÖLÜM 2: YARGITAY KARARLARI VE UYGULAMADAKİ ÖNEMLİ NOKTALAR
- Nadir Uygulanan Bir Madde Olması: TCK 219, ceza kanunumuzun eski ve dil itibarıyla günümüz hukuk anlayışından uzaklaşmış maddelerinden biridir. Günümüzde, din görevlilerinin ifadeleri nedeniyle bir yargılama yapılması gerektiğinde, savcılıklar genellikle daha modern ve unsurları daha net olan TCK 216 (Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik), TCK 299 (Cumhurbaşkanına Hakaret) veya TCK 301 (Türk Milletini, Cumhuriyeti veya Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama) gibi maddelere başvurmaktadır.
- "Takbih ve Tezyif" (Kınama ve Aşağılama) ve Eleştiri Özgürlüğü Ayrımı: Bu suçun en hassas noktasıdır. Günümüz hukuk anlayışında ve AİHM içtihatlarında ifade ve eleştiri özgürlüğü geniş yorumlanmaktadır. Bu nedenle, bir din görevlisinin hükümetin bir politikasını veya bir kanunu eleştirmesi, tek başına bu suçu oluşturmaz. Suçun oluşması için ifadenin, eleştiri sınırlarını aşarak, devletin meşruiyetini ve kanunların bağlayıcılığını reddeden, halkı isyana veya kanunlara uymamaya çağıran, aşağılayıcı ve yıkıcı bir nitelik taşıması gerekir.
- "Görevi Sırasında" Unsuru: TCK 219/1'deki suçun oluşması için, eylemin mutlaka cami, kilise, sinagog gibi bir ibadethanede, dini bir ayin veya tören sırasında gerçekleştirilmesi şarttır. Din görevlisinin kişisel sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım bu fıkra kapsamında değerlendirilmez.
BÖLÜM 3: SORUŞTURMA USULÜ VE İNFAZ HUKUKU
- Şikâyet ve Uzlaştırma: TCK 219'da düzenlenen suç, devletin idaresini ve kamu barışını hedef aldığı için;
- Şikâyete tabi değildir. Savcılık, suçu öğrendiği anda re'sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır.
- Uzlaştırma kapsamında değildir.
- İnfaz Hukuku:
- Suç için öngörülen hapis cezaları (1 aydan 2 yıla kadar) düşüktür.
- Bu nedenle, bu suçtan mahkûmiyet halinde (ki bu çok nadirdir), sanığın sicili temiz ise genellikle Adli Para Cezası, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) veya Cezanın Ertelenmesi kararları verilir.
- Bu maddedeki asıl caydırıcı yaptırım, TCK 219/2'de öngörülen meslekten men cezasıdır.
Sonuç ve Genel Değerlendirme
TCK 219, Anayasa'nın laiklik ilkesinin ve devletin otoritesinin ceza hukukundaki tarihsel bir yansımasıdır. Günümüzde nadiren uygulansa da, din hizmeti veren görevlilere, manevi nüfuzlarını toplumu birleştirici bir şekilde kullanmaları ve siyasi polemiklerin veya devleti aşağılamanın bir aracı haline getirmemeleri yönünde önemli bir mesaj vermektedir. İfade ve eleştiri özgürlüğü temel bir hak olmakla birlikte, bu hakkın halkı kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etme noktasına varması, ceza hukukunun müdahalesini gerektirebilir.
Bursa'da görev yapan bir din görevlisiyseniz, Anayasa ve kanunların size tanıdığı ifade özgürlüğü çerçevesinde toplumu aydınlatma göreviniz kutsaldır. Ancak bu görevi ifa ederken, TCK 219'un çizdiği ve toplumu devlete ve kanunlara karşı kışkırtmama yükümlülüğünü içeren hassas sınırlara riayet etmek, hem mesleğinizin saygınlığı hem de kişisel hukuki sorumluluğunuz açısından önemlidir. Bu suçla veya TCK 216 gibi bağlantılı suçlarla itham edilmeniz durumunda, konu ifade özgürlüğü gibi temel anayasal hakları ilgilendirdiğinden, bir ceza avukatından hukuki destek almanız büyük önem taşır.
Popüler Yazılar

İŞ KANUNUN AMAÇ VE KAPSAMI
