TCK 261 Kamu Görevlisinin Usulsüz Tasarruf Suçu ve Cezası: Haksız El Koyma ve Kamulaştırma | Bursa Ceza Avukatı
(Giriş)
Mülkiyet hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmış en temel haklardan biridir. Devletin, kamu yararı amacıyla bu hakka müdahale etmesi (örneğin, kamulaştırma veya bir suça konu olan eşyaya el koyma), ancak kanunla belirlenmiş çok sıkı ve net usul kurallarına uyulması halinde hukuka uygundur. Bir kamu görevlisinin, bu yasal prosedürleri hiçe sayarak, keyfi bir şekilde veya kanuna aykırı olduğunu bilerek bir vatandaşın malına zorla el koyması, devletin gücünün kötüye kullanılması anlamına gelir. Bu eylem, Türk Ceza Kanunu'nun 261. maddesinde "Kişilerin Malları Üzerinde Usulsüz Tasarruf" suçu olarak, "Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" bölümünde özel bir başlık altında düzenlenmiştir.
Bu makalede, TCK 261'de düzenlenen bu özel kamu görevlisi suçunu, bu suçu yağma (gasp) veya görevi kötüye kullanma gibi diğer suçlardan ayıran temel farkları, suçun oluşması için gereken unsurları, Yargıtay'ın yaklaşımını ve hukuki sonuçlarını detaylıca inceleyeceğiz. Bursa gibi kentsel dönüşüm ve kamulaştırma projelerinin yoğun olduğu bir şehirde, bir belediye veya kamu kurumu tarafından yürütülen bir işlem sırasında bu suçun unsurları ortaya çıkabilir. Osmangazi veya Yıldırım'daki bir kentsel dönüşüm projesinden, Karacabey veya Mustafakemalpaşa'daki bir arazi kamulaştırmasına, Bursa Zabıtası'nın seyyar satıcıların mallarına el koymasından, Bursa Emniyet Müdürlüğü'nün bir soruşturmada delillere el koymasına kadar her aşamada, kamu görevlilerinin bu yasal sınırlara uyması bir zorunluluktur.
BÖLÜM 1: KAMU GÖREVLİSİNİN USULSÜZ TASARRUF SUÇU NEDİR? (TCK m. 261)
Madde 261- (1) İlgili kanunlarda belirlenen koşullara aykırı olduğunu bilerek, kişilerin taşınır veya taşınmaz malları üzerinde, karşılık ödenmek suretiyle de olsa, zorla tasarrufta bulunan kamu görevlisi... altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
a) Suçun Tanımı ve Korunan Hukuki Değer
Bu suç, bir kamu görevlisinin, yasal şartlara aykırı olduğunu bilmesine rağmen, bir kişinin taşınır veya taşınmaz malı üzerinde zorla ve haksız bir şekilde tasarrufta bulunması, yani ona el koymasıdır. Bu suçla korunan hukuki değerler, bireylerin Anayasal mülkiyet hakkı ile kamu idaresinin hukuka bağlılığı ve güvenirliğidir. Kanun, devletin el koyma ve kamulaştırma gibi üstün yetkilerinin keyfi bir şekilde kullanılmasını engellemeyi amaçlar.
b) Suçun Unsurları
- Fail (Özgü Suç): Bu suçun faili herkes olamaz. Failin mutlaka bir "kamu görevlisi" olması ve bu eylemi görevi kapsamında veya görevinden aldığı güçle yapması gerekir. Bu nedenle bu suç, bir **"özgü suç"**tur.
- Hareket: Bir mal üzerinde "zorla tasarrufta bulunmak." Bu, malın sahibinin veya zilyedinin iradesine aykırı olarak, kamu gücü kullanılarak mala el konulmasıdır.
- Suçun Konusu: Kişilere ait taşınır (araba, eşya vb.) veya taşınmaz (arsa, ev, dükkân vb.) mallar.
- Manevi Unsur (Doğrudan Kast): Suçun en önemli unsurudur. Kamu görevlisinin, yaptığı el koyma işleminin "ilgili kanunlarda belirlenen koşullara aykırı olduğunu bilerek" hareket etmesi gerekir. Yani, görevlinin yaptığı işlemin usulsüz olduğunu bilmesi ve bunu istemesi şarttır. Hataen yapılan usulsüz bir işlem bu suçu oluşturmaz.
- "Karşılık Ödense Bile" Unsuru: Kanun, bu suçun oluşması için el konulan malın bedelinin ödenip ödenmemesinin önemli olmadığını belirtir. Bedeli ödense dahi, el koyma işleminin kendisi yasal prosedüre aykırı ise suç yine de oluşur. Çünkü burada korunan sadece malın bedeli değil, mülkiyet hakkının kendisidir.
BÖLÜM 2: DİĞER SUÇLARDAN FARKI
- Yağma (Gasp - TCK 148): Yağma suçunda fail, kendisine veya başkasına haksız bir yarar sağlamak amacıyla hareket eder. TCK 261'de ise kamu görevlisi, kişisel bir yarar amacıyla değil, görevini yaptığı zannı veya görüntüsü altında, ancak yasanın çizdiği sınırları aşarak hareket eder. Eğer kamu görevlisi, el koyduğu malı zimmetine geçirmek veya kişisel çıkar sağlamak için bu eylemi yapıyorsa, fiil artık TCK 261 değil, şartlarına göre yağma veya zimmet suçunu oluşturur.
- Görevi Kötüye Kullanma (TCK 257): TCK 261, görevi kötüye kullanma suçunun özel bir halidir. Kanun metnindeki "fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde" ifadesi, bu suçun "tali (ikincil)" nitelikte olduğunu gösterir. Ancak, TCK 261'in konusu ve hareket unsurları daha spesifik olduğu için, bir kamu görevlisinin usulsüz el koyma eylemi öncelikle bu madde kapsamında değerlendirilir.
BÖLÜM 3: YARGITAY KARARLARI VE UYGULAMADAKİ ÖNEMLİ NOKTALAR
- Hukuka Uygunluk Nedenlerinin Varlığı: Bir kamu görevlisinin bir mala el koyması, belirli şartlar altında hukuka uygundur. Örneğin;
- Mahkeme veya savcılık kararıyla bir delile el konulması (CMK m. 123 vd.).
- Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde polisin delillere el koyması.
- Kamulaştırma Kanunu'na uygun olarak usulüne göre yapılan kamulaştırma ve acele el koyma işlemleri. Yargıtay, bir olayın TCK 261 kapsamında suç olup olmadığını değerlendirirken, failin bu hukuka uygunluk nedenlerinden birine dayanıp dayanmadığını ve ilgili kanundaki prosedürlere harfiyen uyup uymadığını inceler.
- İspat: Bu suçun ispatında, el koyma işleminin dayanağı olan idari veya adli kararlar, tutulan tutanaklar, tanık beyanları ve işlemin ilgili kanunlardaki (Kamulaştırma Kanunu, CMK, Belediye Kanunu vb.) usule aykırı olduğunu gösteren deliller kullanılır.
BÖLÜM 4: SORUŞTURMA USULÜ VE İNFAZ HUKUKU
- Şikâyet ve Uzlaştırma: TCK 261'de düzenlenen suç, kamu idaresinin güvenirliğine karşı işlendiği için;
- Şikâyete tabi değildir. Savcılık, suçu öğrendiği anda re'sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır.
- Uzlaştırma kapsamında değildir.
- Soruşturma İzni: Kamu görevlilerinin yargılanması, genellikle 4483 sayılı Kanun uyarınca, ilgili idari amirden (vali, kaymakam, bakan vb.) soruşturma izni alınmasına bağlıdır.
- İnfaz Hukuku:
- Suçun cezası altı aydan iki yıla kadar hapistir.
- Ceza aralığı göz önüne alındığında, sanığın sicili temiz ise, mahkûmiyet halinde Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) veya Cezanın Ertelenmesi kararları verilmesi yaygındır.
- Ancak bu suçtan mahkûm olan bir kamu görevlisi hakkında, cezanın ertelenip ertelenmediğine bakılmaksızın, Devlet Memurları Kanunu uyarınca memuriyetten çıkarılmaya kadar varabilen çok ağır disiplin hukuku sonuçları doğurur.
Sonuç ve Genel Değerlendirme
TCK 261, Anayasal bir güvence olan mülkiyet hakkını, devletin gücünü kullanan kamu görevlilerinin keyfi ve usulsüz müdahalelerine karşı koruyan önemli bir ceza normudur. Bu madde, kamu görevlilerine, kamulaştırma veya el koyma gibi en istisnai yetkileri dahi kullanırken, kanunun çizdiği usul ve esaslara harfiyen uymaları gerektiğini, aksi takdirde bir ceza davasının sanığı olacaklarını ihtar etmektedir.
Bursa'da bir kamulaştırma, kentsel dönüşüm veya herhangi bir idari el koyma işleminin tarafıysanız ve bu işlemin yasalara aykırı bir şekilde, zorla yapıldığını düşünüyorsanız, haklarınızı aramak için idare mahkemesinde iptal davası açmanın yanı sıra, Cumhuriyet Başsavcılığı'na TCK 261 uyarınca suç duyurusunda bulunma hakkınız da vardır. Bu suçla itham edilen bir kamu görevlisiyseniz, yaptığınız işlemin dayandığı yasal mevzuatı ve usul kurallarını doğru bir şekilde ortaya koymak, savunmanızın temelini oluşturacaktır. Her iki durumda da, hem ceza hukuku hem de idare hukukunu ilgilendiren bu karmaşık süreçte uzman bir avukattan hukuki destek almak büyük önem taşır.
Popüler Yazılar

Türk Medeni Kanunu Madde 11: Erginlik Kavramı ve Hukuki Sonuçları
